Ostim`deki köklü firmaların genç temsilcileri OSB yönetimi tarafından düzenlenen toplantıda buluştu.
Ankara-Ostim`in geleceğini temsil eden ikinci ve üçüncü kuşak yöneticileri, OSTİM OSB ve Ostim Danışmanlık ve Eğitim Merkezi (ODEM)`nin düzenlediği toplantıda bir araya geldi. Ostim`in köklü firmalarının genç temsilcilerini tanıştırmayı ve Ostim`in gelecek projeleri hakkında farkındalık oluşturmayı amaçlayan toplantıyı Ostim Koordinatörü Gülnaz Karaosmanoğlu yönetti. OSTİM Yönetimi olarak amaçlarının Ostimli KOBİ`lere daha iyi hizmet vermek olduğunu söyleyen Karaosmanoğlu; `Ostim`in 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl sonraya kalması için neler yapılabilir, bunlara baktık. `Ostim`in hedefleri ne?` diye sorduk kendimize. Bu sorulara cevap ararken ikinci kuşağı fark ettik. Çünkü geleceğe dönük projelerimizin asıl muhatapları onlar ve bu yüzden fikirleri çok önemli. Bu birliktelik Ostim`in geleceğine dair bir sonraki adımı düşünen bir adımdır` değerlendirmesini yapıyor.
Başarının anahtarı birbirini tamamlamakta
Ostim`in yeni nesil yöneticileri ile bir araya gelme projelerinin anahtar sözcüğünün farkındalık olduğunun altını çizen Karasomanoğlu; `Öncelikle gelecekteki projelerimizin geleceğinin sahipleri olarak Ostim, ikinci olarak kariyerinin başında ve aile şirketi yöneten yöneticiler olarak kendileri, üçüncü olarak ise geleceği birlikte şekillendirecek ve yaşayacak Ostimliler olarak birbirleri hakkında farkındalık ve bilinç oluşturmayı amaçlıyoruz. Çünkü farkına vardıklarımızı bilince, bilinci ise iş davranışlarımıza yansıtabilirsek yönetmeyi başarabiliriz` diyor. Ostim`in başarısının, işletmelerin bir arada olmakla kalmayıp birbirini tamamlayan ve takip eden firmalardan ve sürdürülebilir bir yönetim anlayışına sahip bir sanayi bölgesi olmasından kaynaklandığını belirten Karaosmanoğlu, gelecekteki projelerde de yeni nesil yöneticileri daha aktif rollerde görmek istediklerini ifade ediyor. Babalarının kurduğu şirketleri geleceğe taşıma konusunda emin adımlarla yürüyen genç kuşak yöneticilerde aile şirketlerinde olmanın kendilerine kattıklarından, firma içindeki yükselişlerinden ve geleceği dair planlarından bahsettiler.
Özkan Özönder (Telmek A.Ş. Genel Müdürü): `Biz 14 yıllık, genç bir firmayız. Ben kurulduğu günden beri firmanın içindeyim ve şirketin hemen her departmanında çalıştım. Şu anda ciddi bir makine parkına sahibiz ve oradaki birçok makinenin ilk operatörü benim. Kısım şefliği, atölye şefliği, üretim şefliği bunların hepsinde bulundum. Yaklaşık 1 yıldır da şirketin genel müdürü olarak görev yapıyorum. Biz bir aile şirketiyiz, ama 55 kişilik bir aileyiz. Literatürlerde geçen tanıma uygun bir kurumsallaşma bizde yok. 55 kişi oturup tartışıyoruz kararları. Bizim hedefimizi, babam Nihat Özönder koymuş:`3 sene sonra burada olacaksınız. Ne yaparsanız yapın, şirketi oraya getirin`. Biz de o yönde çalışıyoruz. Hedeflerimiz ticari kaygılar değil. Bu ülkede çocuklarımız yaşayacak. Benim hayalimdeki Telmek, şu andaki Telmek`in 10 katı kadar büyük bir yer. Eğer ben çalışanların hepsinin birer ev, birer araba sahibi olmalarını sağlayabilirsem, tatillerini karşılayabilirsem, çocuklarını özel okullarda okutturabilirsem, eğitimlerini belli bir noktaya getirebilirsem iyi bir noktaya gelmişiz sayarım. Çünkü işinizi dürüst yaptığınız sürece parayı bir şekilde kazanıyorsunuz.`
Müge Ertuğ (Emge Kollektif Şirketi İhracat Müdürü): `Aile şirketinde çalışmanın çok fazla avantajı var. Bir kere, çok büyük bir güven sağlıyor size. Biliyorsunuz ki yalnız değilsiniz, büyük bir destek var arkanızda. Bu güven duygusuyla istediğiniz gibi risk alabiliyorsunuz, daha da cesur oluyorsunuz. Çocukluğumuzdan itibaren şirkete gelmeye başladık ama hep kendimiz istedik bunu. Okuldan sonra da herhangi bir baskı kurulmadı üstümüzde. Babam zeki bir adam bunu öyle kodladı herhalde. İhracatla uğraşmaya başladım. Benim planım, ihracatımızı artırmak. Ben ihracatçı olarak içinde bulunduğumuz krizi de fırsat olarak değerlendirmeye çalışıyorum ve yurtdışıyla bağlantılar kuruyorum. Bunun yanı sıra Ar-Ge projelerine önem veriyorum ve bu sene bunların sayısını artırmayı hedefliyorum.`
Fatiha Kırkpınar(Kırkpınarlar Nakliyat): `Biz Ostim`de de yeniyiz aslında. Fakat uluslararası nakliyat yaptığımız için sürekli Ostim`e gidip geliyordu babam. Biz de onunla birlikte geliyorduk. Ostim, küçüklüğümüzde bizim için tekerleklerin arasında oyun oynadığımız bir yeri ifade ediyordu. Ama hiçbir zaman `mezun olalım da işin başına geçelim` gibi bir düşünceye sahip olmadık. Ama ben daha öğrenciyken benim üzerime planlar yapılmış ve ben kendimi birden bire işin ortasında buldum. Üstelik çok sıkıntılı bir dönemdi, şirket evliliği yapmıştık. Buna rağmen iyi işler yaptığımı düşünüyorum.`
İsmail Aydın (Aydınlar Elektrik): `Dört kardeşiz şirkette çalışan ve bu bayrağı alıp daha ileriye götürmek için çalışıyoruz. Ben 12 yıldır aktif olarak şirketteyim, satış ve pazarlama ağırlıklı olarak çalışıyorum. Ağabeyim ve ben daha aktifiz şirkette, her türlü sorumluluğu alabiliyoruz. Kardeşim ise henüz yetişme aşamasında. Babamın sorumluluk olarak yüklediği pek bir şey yok artık, biz bayrağı devraldık. Eskilerin kaybetme korkuları var ve bu zihniyetini yıkmak bazen zor olabiliyor. Kazıyarak geldikleri için kaybetme korkuları bizden daha fazla. Biz hazıra konduğumuz için bu korkuyu daha az duyuyoruz.`
Ali Mutlu (Yalçın Akü): `Şirkette sorumlu müdür olarak çalışıyorum. Esasen matematik öğretmeniyim, ama 2005 yılında istifa ettim ve Ostim`e geldim. İşe başladığım ilk zamanlarda gözlem yaptım öncelikle. Sonra idareciliği de denedim, üretimde de çalıştım. Sonra gördüm ki benim en iyi yaptığım iş yurtdışına mal satmak. Memuriyetten geldiğim için, başta küçük de olsa hatalar yaptım. Sanayide gerilla taktiği denen uygulamalar var. Buna saygı duymak lazım ama ben bunu hayatta yapamam. Ben bunu denedim, ama denediklerimde hep yanıldım. Sanayinin kendine özgü kuralları var. Bunu özümseyip, ondan sonra kurumsallaşmaya gitmek daha iyi diye düşünüyorum.`
Gürkan Yılmaz(Dizayn Makina Üretim Müdürü): `Babam bizi yaz tatillerinde çalıştırırdı. Çocukluktan yetişmek, işin içinde bulunmak çok önemli. Büyüklerimizin işi sevdirmek açısından bakış açıları da öyle tabii. Biz geldiğimizde maaş alırdık, ama ciddi paralar da alırdık. Bu da çok hoşumuza giderdi. Babam bana `üniversitedeyken, öğrenciyken soracağın her şeyi sor; mühendisken sorulmaz` derdi. Okurken bütün soruları sorduk, o yüzden de alt kademelerdeki çalışanlarla ilişkilerimde çok sıkıntı yaşamadım.
Bir de görevleri bildiren bir uygulama var bizim şirkette, bir bildiri yayımlıyoruz. Bu şirketteki o işlerin kabul edilme sürecini hızlandırıyor ve farkındalık yaratıyor.`
Serhan Aksu(Timsan): `Küçük yaştan itibaren hep babamın mesleğine çok meraklıydım. Bildim bileli ben şirketteydim. Mezun olduktan sonra da bilfiil şirketteydim. Ve daha öncesinden de tecrübem olmasına rağmen en alttan başladım. Şirkette günlük koşuşturma içinde insanların göremediği şeyleri görebiliyorsunuz. Şu anda pazarlama bölümünün başındayım ve hem iç pazarda hem yurtdışında müşterilerle teklif anlamında olan bütün işler bizim departmanımızda oluyor. Bana göre KOBİ olmak bir avantaj, aile şirketi olmak da ikinci bir avantaj. Çünkü KOBİ`ler hızlı davranıyor, aile şirketleri iki kat hızlı davranıyor. Bir tedbir almak gerektiğinde aile kendisi seferber olabiliyor. Günün getirdiği finansal zorluklar, bankalar, kredilerden ziyade çok daha hızlı toparlanıyor ve bunu şirkete yansıtıyor. Bu tür krizlerde ve zor dönemlerde aile şirketleri daha da ayakta duruyor. Çünkü o şirket sizin, o şirket sizin emeğinizle oluşturulmuş, büyütülmüş, yani krizde terk etme gibi bir durumunuz yok. Aile içinden ne kadar birey şirket içinde yer almışsa o kadar sağlam oluyor bu yapı. Tabii her aile şirketi bu durumda olmuyor ama biz memnunuz. Birlik beraberlik olarak yansıyor bu duruma, onun büyük bir avantajı var.`
Yıldıray Erzurum(Karke Makina): `Ben Ostim Çırak Eğitim Merkezi mezunuyum ve bunun çok avantajını gördüm. Yanınızdaki çalışanlar sizin de onların içinden geldiğinizi bildikleri zaman dediklerinizi daha kolay yapabiliyor. Şirketin yurtdışı açılımları, genel toplantıları, organizasyonlar, birimlerin oluşmasıyla ilgili tüm faaliyetlerle ilgileniyorum. Amacımız şirketimizi ileriki nesillere daha iyi bir şekilde ulaştırabilmek. Ben bu işe ilk başladığımda `babam olmasa ben bu şirketi uçururum` diyordum, ama işin aslı öyle değil. Aile şirketi olmanın avantajları, sıkıntılı günlerde ya da büyük etkinliklerde birlikte hareket edebilmeniz ve birbirinize destek olmanız. Dezavantajı ise beraber hareket etmenin şirket için yeterli olduğunu düşünüp, kurumsal hareketlere geç adım atmanız. Babam diyor ki `bizi bilen biliyor, bu ürünü alır`. Eskiden öyleydi, ürün odaklı satış vardı, yapılan şeyler de alıcı buluyordu. Ancak şimdi müşteri odaklı satış başladı. Müşteriye gidip ürününüzün avantajlarını anlatmazsanız olmuyor. Pazarlama yapmak lazım bunun için de.`
Neslihan Öztürk(Merkez Galvaniz Finansman Sorumlusu): `Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü mezunuyum. Amacım mezun olduktan sonra kamuda çalışmaktı. Ancak biz 3 kız kardeşiz, ablam da kardeşim de doktor olunca annem tarafından kendi şirketimizde çalışmaya yönlendirildim. Galvaniz çok yabancı olduğum bir sektördü. Onun için 6 ay gözlem yaptım öncelikle, 1 sene yönetildim, şu an yönettiğimi hissediyorum. Karar alma yetkisinin elimde olduğunu da hissediyorum. Eğer başka bir yerde çalışıyor olsam eve gidince iş biterdi, ancak kendi şirketiniz olunca bu planlarınız ve stresiniz bitmiyor. Bu bir bakıma aile şirketinde olmanın dezavantajı. Sorumluluk sahibi olunca dezavantajlarını daha çok hissediyorum açıkçası.`
Tasarım Makina (Arda Özkılıç): `Uçak mühendisiyim ve ODTÜ`de master yapıyorum. 6 aydır da şirkete geliyorum. Aslında 20 yıldır gelip gidiyordum, babamla küçüklükten beri, yaz tatillerinde. Firmaya ısınmak benim için sorun olmadı o yüzden. Ancak eski düzeni yıkıp yeni düzen kurmak zor bir şey. Alıp satıyoruz, stok yönetimi çok önemli bu yüzden. Düzen olmayınca bu olmuyor. Dolayısıyla ben öncelikle bunu oturtmaya çalıştım. Elemanlarla iyi geçinmeye çalıştım.`
Burcu Erdoğan(Er Makina): `Mezun olduktan sonra bir süre başka firmalarda çalıştım dışarıyı da görmek için. Sonra kendi şirketimize geçtim şirketin işletmeciliğini yapıyorum, babam da imalat kısmıyla ilgileniyor. Bizim şirketimiz Ostim camiasında bir okul gibi olmuş artık. Babam biraz disiplinli ve sert olduğu için çocuğunu kolundan tutan babama getirirmiş. Babam bana da çok destek oldu. Sürekli bizi öne sürdü ve yanlış ya da doğru kararlarımıza saygı duydu. Kendime olan özgüvenim konusunda çok yardımı oldu bunun. Şartlar ne olursa olsun kararımızın arkasında durmayı öğretti bize. Direksiyonun başında hissedebiliyorum artık.`
Hüsamettin Mutlutürk(Akdoğan Reklam): `Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 2. Sınıf öğrencisiyim. İşlerimizle ilgili olarak bu bölümü seçtim. Her şey sanayide durmayla da olmuyor. Zaman zaman kendinizi oradan uzak da tutmalısınız, bir şeyler öğrenebilmek için. Bu sizi işyerinden uzaklaştırıyormuş gibi dursa da bunun meyvelerini ileride alırsınız. Kendi yolumu firmaya çevirdim tabii ki, ancak bazı şeylerin değişmesi de gerekiyor. Tasarım anlamında eksiğiz. Sürekli bugüne kadar imalat kısmıyla ilgilenilmiş. Bize getirilmiş proje, biz sadece üretimini yapmışız. Ama artık bunun böyle olmasını istemiyorum.`
Filiz Alkan Akcan / Murat Alkan(Alkan Makina): `Firmamız savunma sanayi ve Petro kimya tesisleri yedeklerini yapan bir firma. Aile şirketlerine baktığınızda eski nesil ve yeni nesil arasındaki çatışmanın temel sebebi kaybetme korkusu ve yeniliklere açık olamama, risk alamama. Genç yaşta risk almak daha kolay ama yaşlandıkça duruluyorsunuz. Bir de gençler bazı noktaları daha iyi görebiliyorlar, çünkü şirkette çok fazla vakit geçirdiğiniz zaman işletme körlüğü dediğiniz şey başlıyor.`
Erdal Karataş (Filiz Reklam): `1976`da babamızın kurduğu firmayı ikinci kuşak olarak biz devraldık. Çocuk yaşta atölyeye gidip gelmeye başladık. Lise1`de okulu bıraktım `ben atölyeye geleceğim` diye. Atölyeyi süpürerek başladım işe. Sonra her şeyle ilgilenmeye başladım yavaş yavaş… Sonra babam geri planda durmaya başladı ve sağ olsun bize de çok güvendi. Babam kuvvetli bir ortak olarak devam ediyor. Dayımın oğlu, onun oğulları devam ediyorlar işe, tam bir aile şirketiyiz yani.`
Bermal Şahin(Şahinler Grup): `Şahinler İnşaat`ta Yaklaşık 4 sene muhasebede çalıştım. Bu konuyla ilgili her şeyi öğrendim. Sonrasında tahsilât ve pazarlama bölümlerinde de çalıştım. Bu sene de Şahinler Sofrası`na geçtim. Oradaki bazı sıkıntıları gidermeye çalışıyorum şimdi. Şahinler sofrasını eski performansına kavuşturmak için buradayım. İdealim Sır Çelik Kapı`nın idaresini üstlenmek.`
Hamza Bayır (Baysan Fırça): `Yaklaşık 7 senedir Ostim`deyim. Büyüklerden devraldığımız firmamızı daha iyi yerlere getirmeye çalışıyoruz. 1978 yılında üç kardeş tarafından kurulan firmamızın 30. senesinde ortaklığımıza son verdik. Kuşak çatışması denilebilir. Ancak onlardan öğrendiğimiz çok şey var. Çocukluğumdan beri Ostim`e gelip gidiyorum ve farklı firmalarda çalıştım hep. Sonra bizim atölyede başladım ve muhasebe, satış, pazarlama, müşteri ziyaretleri derken şu anda tek başıma ben varım yönetimde.`
Toplantıya kimler katıldı?
Toplantıya katılan yeni nesil Ostimliler arasında; Telmek A.Ş. Genel Müdürü Özkan Özönder ve İdil Özönder, Emge Kollektif Şirketi`nden Müge Ertuğ, Münir Ertuğ, Ercan Ertuğ, Can Ertuğ ve Ayşe Ertuğ; Kırkpınarlar Nakliyat`tan Fatiha ve Mustafa Kırkpınar, Aydınlar Elektrik`ten İsmail Aydın, Yalçın Akü`den Ali Mutlu, Dizayn Makina Üretim Müdürü Gürkan Yılmaz, Timsan`ı temsilen Serhan Aksu, Karke Makina`dan Yıldıray Erzurum, Merkez Galvaniz Finansman Sorumlusu Neslihan Öztürk, Tasarım Makine`dan Arda Özkılıç, Er Makina`dan Burcu Erdoğan ve Fatih Erdoğan, Akdoğan Reklam`ı temsilen Hüsamettin Mutlutürk, Alkan Makina`dan Filiz Alkan Akcan ve Murat Alkan, Filiz Reklam`dan Erdal Karataş, Şahinler Grup`tan Bermal Şahin ve Baysan Fırça`dan Hamza Bayır, Lüle Plastik`ten Emre Lüle, Ada Savunma Genel Müdürü Durmuş Ali Ögeyik, Dündar Elektrik`ten Kaan Dündar, Barkom`dan Ceren Şatırlar, Na-Me A.Ş.den Ayça Gül, Bertol Beton`dan İpek İpek, Galvano Teknik`ten Alper Yılmaz ve Mustafa Yılmaz, Büşra Metal`den Yasin Yılmaz, Gülhan Kauçuk`tan Emrah Değirmenci, Ankara Hadde Bakır`dan Gülsüm Külle ve Kürşat Külle, Akın Makina`dan Cenk Özdemir, Fetaş`tan Mert Taş ve Duygu Taş, Türkçelik`ten Korhan Karaca ve Reyhan Mermer`den Mert Reyhan bulunuyor.